Merhaba Sektör Medya Grubu’nun değerli okurları yeni bir köşe yazımla sizlerle olmaktan mutluluk duyuyorum. Bu haftaki ikinci köşemde içe kapanıklıkla alakalı aklıma gelen bir şeyleri yazıya dökmek istedim.

Peki içe kapanıklık nedir? 
İçe kapanıklık, zihinsel aktiviteleri ve içsel yaşamı diğer kişilerin dış dünyasına tercih etme ile karakterize olan bir kişilik tarzıdır. İçe dönük kişiler, dış dünyadan ziyade kendi iç düşüncelerine ve fikirlerine odaklanma konusunda daha rahat hisseder. Kalabalık gruplarla vakit geçirmek yerine bir ya da iki kişi ile zaman geçirmekten daha çok hoşlanabilirler.Carl Gustav Jung, 1920’li yıllarda içe dönük ve dışa dönük terimlerini ilk kullanan sosyal bilimcidir. Jung, 8 farklı kişilik tipinin bulunduğu yaklaşımında içe dönük ve dışa dönük kişileri 4 alt başlık altında değerlendirir; düşünen, duygusal, duyusal, sezgili. Son yıllarda yapılan araştırmalarda içe dönük kişilerin sosyal durumlarda dışa dönük kişilere kıyasla daha az miktarda dopamin salgıladığı gözlemlenmiştir. Dopamin beyinde ödül ve motivasyon duygularının yaratılmasına yardımcı olur. Yani içe kapanık kişiler, sosyalleşmek ve diğer insanlarla vakit geçirmek için dışa dönük kişiler kadar motivasyon hissetmezler.


İçine kapanık, derdini kimseye anlatamayan, insanların niçin öyle davrandıklarını hiç merak edip kendinize sordunuz mu? Bu insanlar çok yakınınızda olabilir mesela… Kendi evladınız, anne babanız, kardeşiniz, arkadaşınız olabilir. İnsanlar dertlerini sıkıntılarını neden anlatmak istemez; çünkü bir süre sonra derdini kendinden başka kimsenin dinlemediğini ve umursamadığını hissederler ve kendi kabuklarına çekilme kararı alırlar. Böylece sorunlarını dışa vurmak yerine kendi içinde halleder. İnsanların içe kapanması demek onu dışa doğru itmektir. Bu durum büyükler için zor olsa da, çocuklar için daha zor bir süreç haline gelecektir. Çünkü çocuk kendini toplumdan soyutlayacak, iletişimde kopmalar yaşayacaktır. Ben bir uzman değilim ama yaşayıp gördüklerim üzerinden bu yorumda bulunabilirim. 


İnsanların sorunlarını çözebilmesi için birileriyle konuşmaya ihtiyacı var... Hiç olmasa çevresinden konuşabileceği biri veya çözüme kavuşmayan durumlar içinde sıkıntılarını bir uzmanla paylaşması gerekir. İçe kapanık insanın kendisine zarar vermekten başka bir şey yapmadığını bilmesi lazım. Derdini, sıkıntısını, sorunu başkası ile paylaşan insanların sıklıkla kullandıkları bir söz vardır: ‘ Konuştum, içimi açtım, biraz rahatladım’ sözlerini hepimiz biliriz. Yazımı ‘Derdini söylemeyen dermanını bulamaz’ diyerek noktalayayım.