Seçimden sonra kendi başarısızlıklarını halka yükleme eğilimi hep var olmuştur.

Garibe laf söylemek kolaydır. İçinde bulunduğu zorluklar içinde yalnızdır. Yalnız insan kendini savunmakta güçlük çeker. Elleme iyi oldu/makarnacılar, koyun bunlar gibi çeşitli söz ve davranışlarla rencide ettiğimiz gariban seçmene kızacağımıza, biz bunlara niye ulaşamıyoruz, niye kendimizi anlatamıyoruz, bu insanlar bize niye inanmıyor diye sorgula. Garibin sobası tütmüyor, pazar artıklarıyla besleniyor, hekime gidemiyor, çoğu işsiz sosyal yardımla beslenip-ısınıyor.

Yoksulların, gariplerin işsizlerin neresi eksikse orası ağrır. Sobası tütmüyorsa, mutfakla çorba kaynamıyorsa markete alışıverişe gidemiyorsa orası ağrır. Semt pazarlarına akşamüstü geç vakit gider içimde bir bıçak ağrısıyla insanların sebze ve meyve artıklarından kullanılabilecek olanları toplamasını içim kanaya kanaya gözlemlerim.

Bir ülkede ileri demokrasinin yeşerebilmesi için öncelikle eğitim seviyesinin üst düzeyde olması gerekir. Aydınlık bilinçler hem kendileri hem de gelecek kuşaklar için doğru olanı seçmekte, sağlıklı siyasal kararlar vermekte güçlük çekmeyeceklerdir. Siyasal bilincin olmazsa olmaz koşullarından birisi eğitimli bireyler yetiştirebilmektir. Oysa kapitalist sistemin ve onun maşası liberalizmin böyle bir amacın tam karşıtı olarak cehalete gereksinimi vardır.

Türkiye’de özellikle son çeyrek yüzyılda eğitim yerlerde sürünüyor, dünya ortalamasında üniversitelerimiz bile kalmadı. Liselerde bilim yok felsefe yok, sanat yok, gerçi lise de kalmadı. Koskoca bir ülke artık ne tiyatro, ne şiir, ne sanat var, kuru toprak gibi çorak bir kasabaya dönüştürüldü.

Nâzım Hikmet’in “akrep gibisin kardeşim”, Yaşar Kemal’in “mecbur insan” dediği geniş halk kitlelerinin kendilerini aşağılayacak kişilere değil, onlara bildiklerini derin bir alçakgönüllülükle ve sağduyu ile aktarabilecek aydın insanlara ihtiyaçları var. Anadolu coğrafyasında onlarca kuşaktır acılarla yoğrulan insanımız Kurtuluş Savaşı’nı başarabilmiştir. Yeter ki ona, onun dilinden ve içtenlikle seslenebilinsin. Hacivat tipli yarı aydınlar elbette bir arpa boyu yol alamayacaklardır.

Muhalefetin bilgili yetkin, insanlarla alana çıkması insanlara umut olması gerekiyor. İnsanlara makarnacılar demekle kendinden daha da uzaklaştırıyorsun. İnsanların ellerini sıkmak omuzlarına dokunmak gerekiyor. Eğer halk sizi kendine yabancı hissederse ne sizi dinler ne size oy verir. En son okuduğu kitap cin ali olanlarla sokağa çıkarsanız yerinizde saymaya devam edersiniz. Bu yoksul halk da ezilmeye sömürülmeye devam eder. Ben sol muhalefetin sokakta olanını, kendini yetiştirmiş entelektüellerin elinde, halka yabancılaşmamış insanların büyüyeceğini inanıyorum.

Şuan ülkede yaşanan ne yazık ki muhalefet değil, fotoğraf muhalefeti. Hadi siz alkışlara ve twit muhalefetine devam edin. Sakın bir kitap, bir dergi okumayın; okuduklarınızı anlatmayın yoksa cahil, cebi dolu olduğunuz belli olur.

Ülke hiç bu kadar cehalete esir edilmemişti.