Birkaç gün önce aramızdan ayrıldı. Ülkemizin değerli yazarlarındandı. Tarih yazmanın tarihçilere bırakılmasının doğru olmadığından hareketle ‘’Tarih insandan hareketle başlar ‘’diyerek romanlarını yazdı. Öncelikle insanlığa bıraktığı bir belgeden söz etmek isterim.

‘’NASİHATIMDIR ,   VASİYETİMDİR

Güneş her gün olgunlaşmış ve gelişmiş bir dünyaya doğmaz. Tarih geçmişten geleceğe dümdüz uzanan doğrusal bir hat değil devirli bir oluşumdur. Gün olur en gerideki, öndekinden ilerde olur. Siz bulunduğunuz yerlerinizi güçlendirin. Zor zamanları fırsata çevirin. Benim yaşıma geldiğinizde benim hiç olmadığım kadar hakim, anlayışlı, düzgün, doğru, dengeli, güvenilir, inanılır, temkinli ve dayanıklı olun. Aziz  ülkemize gelince  ille de bir şeye benzetecekseniz her budağından sürgün veren salkım saçak bir böğürtlen çalısına benzetecekseniz Türkiye ‘yi bir çiçeği sürgüne dururken, diğerinin kurumakta, ötekinin meyve vermekte olduğunu görün. Tek bir sürgüne takılıp kalmayın. Bütüne bakmayı adet edinin. Unutmayın ki düz  akılla anlaşılmaz. Pergele ve cetvele gelmez. Kendisine has bir kimliği vardır. Türkiye’nin. Batmaz batarsa okyanuslar taşar. Mademki son temsilcileriyiz gezegenin iyiliği için yaşatılması elzem bir medeniyetin,  bizi durduracak tek durumunun soğuyan Güneş ‘in dünyamızı yarı yolda bırakması olmalıdır. ‘’

İnsanı merkeze koyarak roman yazmak Kemal Tahir le başlar. Roman insana hizmet etmeli, insanı yüceltmeli, insanın yaşadığı dramı anlatmalı anlayışı daha sonra Ömer Seyfettin yarattığı Efruz Bey karakteriyle değer kattı Türk romanına. Efruz Bey, yağcı, yaltakçı, liyakatsız, nabza göre şerbet veren, omurgasız, yüzsüz, onursuz bir kişiliktir. Aziz Nesin’in  Zübük romanının kahramanı karaktersiz, uyanık ve sahtekardır. Bu özelliklerini kullanarak Belediye başkanlığından Milletvekilliğine kadar yükselir.

Alev Alatlı  sözü edilen insan karakterlerini  ‘’Paçozluk ‘’ olarak anlatır.’’ Bu tür  insanlar herkese akıl verirler. Bir hayli küstahtırlar. Paçozlukta liyakat ölçü olamaz, sıradanlık ve kalitesizlik hüküm sürer. Paçoz kendi çıkarları için her yolu mubah sayar. Küstahtır, beş para etmez. Zevzektir, sokak kurnazıdır, palavracıdır, terbiyesiz, nekes, ahlaksız, pespaye, aşağılık, kalleştir. Bir şeytandır. Tüm kurumları sardığı zaman sıkıntılar başlar.’’

Tarihçi İlber Ortaylı bu isimlendirmeye itiraz etti. Paçoz tabiri biraz kaba oldu demişti. Onun yerine ‘’Hödükleşme ‘’kavramını önerdi. Böyle tanımlanan insanlar da insanların üzerine üzerine giden, kabadayı, laflar eden. Özellikle siyasetçisi böyle olan ülkelerde vatandaşı hep ezilir. Zavallılaşır, maalesef hödükleşir. Eğitimsizlik, cahillik, bilgisizlik, zevksizlik, egemendir. Zeka ve sanat küçümsenir.

Burada şüphesiz insanlarımızı eleştirmek ve küçümsemek peşinde olmamız asla düşünülemez. Bu yazılanlar yazarların anlatımlarını kolaylaştırıyor. Derinlikten uzaklaşan var olmayı tüketerek yaşadığını zanneden insanlar sanatı yok sayarlar. İnsanlar bu yolda azgın bir tatminsizlik içinde olurlar. Böyle olunca su akar ama kova bir türlü dolmaz. Çünkü kova deliktir. Toplum bir karabasan halinde olur.

Alev Alatlı toplum kurallarıyla, toplum değer yargılarının yan yana olması düşüncesindedir. Toplum kurallarına uymak elbette ki çok önemli ne var ki kural vicdanımızı yaralıyorsa sorun oluyor. Asıl mesele kendi hukukumuzdur. Kendi iç huzurumuzdur. Burada kendimizle ve başkasıyla helalleşmeyi sağlıyorsak insanlık yolunda yürüyoruz demektir. A.Alatlı bu durumu şöyle anlatıyor. ‘’Helalleşmek mahkemede dava kazanmaktan daha üstündür. Çünkü her yasal hak helal değildir ve olamaz. Savaşlarda kazananların yasal hakları olur ama yaptıkları helal değildir. Şehrin ufkunu bozan müteahhit şehrin ufkunu bozarken yasal olarak suçsuzdur. Ama yaptığı iş helal değildir. Ekmeğin raf ömrünü uzatmak için içine koyduğu maddeleri ambalajında göstermesi yasaldır. Dolayısıyla suçsuzdur. Ama yaptığı iş helal değildir. ‘’

Rahmetle anıyorum. Hakkımı helal ediyorum.