Müziğin geniş kitlelere ulaşmasını  sağlayan  en ilkel  buluşlardan biri olan büyülü kutuyu bilmeyen yoktur.

 İcat edildiği  dönemden itibaren  önemini koruyan radyo; insanlar için bir sığınak, bir eğlence,  bir bilgi kaynağı  işlevi görmüş ve  günümüzün gelişen teknolojisi ne karşın  ayakta durmayı başarmıştır. Görsellik  barındırmamasına rağmen  kulakların pası silip ruhu dinlendirmede  oldukça önemli bir rol oynamaktadır.

Yaşı kemale erenlerin daha çok dinlediği teknoloji ne kadar ilerlese de  kendini  alıkoyamadığı bir tutkudur radyo dinlemek. Uzun yol şoförlerinin yoldaşı, dert  ortağı , uykusuz gecelerinde sırdaşıdır. Tütün tarlasında , üzüm tarlasında çalışan, dağ başında koyun otlatan çobanın yol arkadaşıdır. Hele birde yanık bir türkü  çalmaya  başlayınca   değmeyin dinleyicinin keyfine. Müzik ruhun  gıdasıdır  türküler ise adeta bir ağrı kesici.

Arkası  yarın  kuşağının tadına varanlar,  anlatılan hikayelerin sonunu  merakla bekleyip,  tanıklık edenler, bu anları çok iyi bilir. Hatta öyle kaptırırlar ki  kendilerini, hikaye kahramanları ile gün boyu konuşarak, kendi yorumunu da katıp mutlu sona ermeyi amaçlar.  Arkası yarınları bekleyenler, adeta bir tiyatro sahnesinde  gibi   anlatılan olaylara  tanıklık   ederek    dinler  ve  içlerinde yaşarlar.

Sizce  bu dönemin radyo dinleyicisi de aynı heyecanı taşıyor mu?

Yıllar öncesinin o   heyecanını  bulmak tabi ki de mümkün değil. Ayrıca teknoloji bu kadar ilerlemişken böyle bir beklentiye girmek te  oldukça yanlış olur.  Radyoda  görmeden  anlatılanların hayal edildiği,   gözün de canlandığı uçsuz bucaksız bir dünya vardır.  Müzik ve sanatın olmadığı bir toplumu düşünmek bile istemiyor insan.  Sanatın her dalı bu günleri yarınlara taşımamızı sağlayan en önemli bir kültür mirasıdır.

Yüzyıllar içinde katmer katmer  birikmiş zengin bir sanat kültürüne  sahip toplumların  ferah düzeyleri oldukça  yüksektir. İnsanın akıl ve ruh sağlığına  iyi gelen sanatın bütün dalları arasında yer alan müzik tedavi amacı ile de kullanılmıştır İnsanın hayattan zevk almasını  daha mutlu yaşamasını sağlayan  etkili bir uğraştır. İnsanlık  tarihin de  her toplum ve kültür  müziği değişik şekillerde  duyumsamış,  yorumlamış ve müziği kullanarak eğlenmişlerdir.  Eğlenmek belki yüzeysel bir perspektifte ‘’önemsiz ‘’gibi  gözükse de, bütün hayvanların beyninde  bulunan ‘’haz / ceza mekanizması ‘’nın  tatmin edilebilmesi için müthiş bir öneme sahiptir. Müzik bir çok canlının  algılayabileceği  evrensel bir dil gibidir. Neşemiz yerindeyse hareketli bir parça çalıp oynamaya başlarız .Yada kederden içimiz  kan ağlar açarız içli bir şarkı dalarız uzaklara. Evinde evcil hayvan ve  çiçek besleyenler  kendileri evde olmadığı zaman  radyoyu açık bırakmayı tercih eder. Charles  Snowdon  tarafın dan yapılan  araştırmalar da hayvanların müzikal tercihleri  üzerin de  insanların çok kritik etkisi olduğu gösterilmiştir. Şöyle söylüyor: ‘’Bir köpeğin sahibi Mozart seviyorsa, kendisi de sevecektir.  Sahibi  rock  müzik  seven  insanların  köpekleri de aynı  müziği tercih ediyor. Canlılar üzerinde bu denli etkisinin oldukça çok olduğu ruhun gıdası olan müziğin en evrensel biçimde verildiği radyolar  önemli  bir araç olarak hayatımızda yer almaktadır.

Çal bu gece içimden geçenleri

Al götür beni ta uzaklara

İçimde ne varsa haykır!  savur  beni rüzgarlara

Al götür beni ta uzaklara

Cebim de kaldıysa bir kaç nefesim yaşamaya

Çal  bu  gece  benim için tüm şarkıları

Gökyüzü kıskansın benim için söylediklerine

Çal bu gece benim için ne varsa

Al götür beni ta uzaklara…