Merhaba Sektör Medya Gurubu’nun siz değerli okurları. Ayağa kalkın, bugün saatler 09.05'de bir kahramanı selamlayacağız.

Bugün Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm yıl dönümü. 10 Kasım 1938’de hayata gözlerini kapatan, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrıldığı gün bugün.

Osmanlı devleti işgalci devletler tarafından bir fiil işgal edilmişti. Türk ulusunun bağımsızlığı elinden alınmak isteniyordu. Türk ulusunun en önemli çizgilerinin başında bağımsızlık gelmektedir. Mustafa Kemal Atatürk’te bu bilinçle 19 Mayıs 1919’da Bandırma gemisi ile Samsun’a ayakbastı ve kurtuluş mücadelesinin fitilini ateşledi. Mavi gözlerinde hürriyet, bakışlarında cesaretle Erzurum, Sivas’ta kongrelerle halkın içinde olan bağımsızlık ruhunu ışık oldu. Türk ulusu da mavi gözlü bu kahramana inandı ve arkasından gitti. Ömrünün neredeyse tamamını cephede geçiren bu kahraman, 29 Ekim 1923’e doğru işgal altındaki ülkeyi Türk ulusu ve yol arkadaşlarıyla temizledi ve bu tarihte Cumhuriyeti ilan etti.

Mustafa Kemal Atatürk, Türk ulusunun medeniyetler seviyesine ulaşmak adına çok büyük değişimlere imza attı. Sanayileşme alanında, İnsan ve kadın hakları alanında, kılık kıyafet alanında, harf inkılabıyla birçok gelişme ve değişime imza attı. Eşi bulunmaz bir insan ve kurtarıcıydı.

 Ömrü cephelerde ve at üzerinde geçen bu kahramanın sinsi bir hastalığı vardı. Atatürk'ün ilk hastalık belirtisi 1937 yılında ortaya çıktı. 1938 yılı başlarında Yalova'da bulunduğu sırada, ciddî olarak hastalandı. Buradaki tedavi olumlu sonuç verdi. Fakat tamamen iyileşmeden Ankara'ya yaptığı yorucu yolculuk, hastalığının artmasına sebep oldu.

Bu tarihlerde Hatay sorununun gündemde olması da onu yormaktaydı. Hasta olmasına rağmen, Mersin ve Adana'ya geziye çıktı. Kızgın güneş altında askerî birliklerimizi teftiş edip tatbikat yaptıran Atatürk, çok yorgun düştü. Ülkü edindiğimillî dava uğruna kendi sağlığını hiçe saydı. Güney seyahati hastalığının artmasına sebep oldu. 26 Mayıs'ta Ankara'ya döndükten sonra tedavi ve istirahat için İstanbul'a gitti. Doktorlar tarafından, siroz hastalığı teşhisi kondu. Deniz havası iyi geldiği için, Savarona Yatı'nda bir süre dinlendi. Bu durumda bile ülke sorunlarıyla ilgilenmeye devam etti. İstanbul'a gelen Romanya kralı ile görüştü. Bakanlar Kurulu toplantısına başkanlık etti. 4 Temmuz 1938'de Hatay Antlaşması'nın yürürlüğe girmesi Atatürk'ü çok sevindirip moralini düzeltti. Temmuz sonlarına kadar Savarona'da kalan Atatürk'ün hastalığı ağırlaşınca Dolmabahçe Sarayı'na nakledildi. Fakat hastalığı durmadan ilerliyordu. O'nun hastalığını duyan Türk halkı, sağlığıyla ilgili haberleri heyecanla takip ediyor, bütün kalbiyle iyileşmesini diliyordu. Hastalığının ciddiyetini kavrayarak 5 Eylül 1938'de vasiyetini yazıp servetinin büyük bir kısmını Türk Tarih ve Türk Dil kurumlarına bağışladı. Atatürk 1 Kasım 1938'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılış töreninde de bulunamadı. Hazırladığı açılış nutkunu Başbakan Celâl Bayar okudu. Atatürk bu nutkunda ülkenin imarı, sağlık hizmetleri ve ekonomi konularındaki faaliyetleri açıkladı. Bundan başka eğitim ve kültür konularına da temas edip gençliğin millî şuurlu ve modern kültürlü olarak yetişmesi için İstanbul Üniversitesi'nin geliştirilmesi, Ankara Üniversitesi'nin tamamlanması ve Van Gölü civarında bir üniversitenin kurulması için çalışmaların yapıldığını belirtti. Türk Tarih ve Türk Dil kurumlarının çalışmalarından duyduğu memnuniyeti açıkladı. Ayrıca Türk gençliğinin kültürde olduğu gibi spor sahasında da idealine ulaştırılması için Beden Terbiyesi Kanunu'nun uygulamaya konulmasından duyduğu memnuniyeti belirtti. Atatürk, ölümüne kadar memleket meselelerinden bir an olsun uzak kalmamıştı.

Atatürk'ün hastalığı tekrar şiddetlendi. 8 Kasımda sağlığıyla ilgili raporlar yayımlanmaya başlandı. Bütün memleketi tekrar derin bir üzüntü kapladı. Her Türk'ün kalbi onun kurtulması dileğiyle çarpıyordu. Ancak, kurtarılması için gösterilen çabalar sonuç vermedi ve korkulan oldu. Dolmabahçe Sarayı'nda 10 Kasım 1938 sabahı saat dokuzu beş geçe, insan için değişmez kanun, hükmünü uyguladı. Mustafa Kemal Atatürk aramızdan ayrıldı.

İşte Atamızın aramızdan ayrılışının yeni bir yıl dönümündeyiz. Tıpkı o gün o anı yaşayan insanlar gibi içimiz aynı buruklukta. Büyük bir lideri kaybetmenin üzüntüsü içerisindeyiz. Bizler onun izinden gittik, bizden sonraki nesillerde onun izinden gitmeye devam edecektir. Mustafa Kemal Atatürk; “Benim nacçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet Payidar kalacaktır” demiştir. Onun bu sözleriyle sizlere veda ediyorum bir sonraki yazımda yeniden buluşmak dileğiyle…