Arrundell kitap12

Geçen yazımızda ünlü Türk gezgini Evliya Çelebinin ilçemiz civarı hakkında tuttuğu notları yazmıştık. Bu defa yabancı gezginler gözüyle Sardes ve Salihli’yi nasıl anlatmışlar buyurun okuyalım;

            1826 yılında Sart’ı gezen Arrundell, gördüklerini Discoveries Asia Minör (Küçük Asya Keşifleri) adlı eserinde şöyle anlatıyor:

 “Sart’a umutsuzca bakıyorduk. Bu kentin binlerce insanı Hermos’ un (Gediz nehri) öbür tarafında (Bintepeler ’de) mezarlıkta yatmaktaydı. Bir zamanlar Lidya şehri/ Metropolis olarak bilinen yere varmıştık. Eğer bana ‘Sardes kentini gezerken sizde en çok etki bırakan duygu nedir?’ diye sorarsanız; cevaben ‘Buradaki tarif edilmez yalnızlık’ derim. Tıpkı Mısır’da hissettiğim karanlık gibi... Bir zamanlar Krallıkların Hanımefendisi olan kentin bu terk edilmişliği, sadece hüzün veriyordu.” Arrundell’ in anlattığı gibi, bir zamanların dünya lideri namlı, şöhretli şehri artık terk edilmişliğin yalnızlığını yaşıyordu.

            Bölgemizi 1826 yılı ziyaretinden sekiz yıl sonra, Londra’da bastırdığı “Küçük Asya Keşifleri” isimli kitabında F.J.V. Arrundell, Salihli ile ilgili ise şunları yazmaktadır:               

“Salihli’ye gitmek üzere saat dört sularında atlara bindik. (...)    5.30’da Salihli’ye vardık. Sart’la Salihli arasında ilginç hiçbir şey yoktu. Bu nedenle buraları hızla geçtik. Köyde (Salihli’de) ertesi gün kurulacak pazarın hareketliliği vardı. Her yer dolmuştu. Eğer iyi kalpli bir Musevi olmasaydı, bütün geceyi, sokakta, serin rüzgârın tadını tadarak geçirecektik. Ayaz yiyecektik. Musevi yol üzerinde büyük bir deponun sahibiydi. Deposu deriler, çantalar, balık tuzu, öküz boynuzları ve daha pek çok mal ile doluydu.  Bunlardan altın vererek satın aldık.

 Salihli’de elli ev vardı. Bir ev de Rumlara aitti. Küçük bir köyde alıcılar ve satıcılarla yaklaşık 500 kişilik bir kalabalık vardı. Sokaklarda yerlere serili malların bolluğunu görmesem, bu zenginliğe tanık olmasaydım, belki de Salihli’ye karşı bir haksızlık yapabilirdim. Yaşam için gerekli olan ve hatta lüks sayılabilecek şeylerin tümü bu pazarda vardı.”

Görüldüğü gibi 1826 yılında bile Salihli, önemsiz, sıradan köylerden biriydi. Bu tarihten 50 yıl sonrası yani 1870 yılına gelindiğinde, demiryolu inşaatının başlaması ile Salihli’nin talihi de değişecek hızla gelişen bir şehir olacaktı.

Gelecek yazılarımızda Salihli’nin gelişmelerini bu köşeden sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz. Hoşça kalın değerli okurlarım.

Mustafa Uçar