Ülke ve millet olarak, son zamanlarda çok acı olaylarla karşılaşıyoruz. İncir çekirdeğini doldurmayacak meseleler yüzünden insanlar birbirine kıyıyorlar. Trafikte yol verme ve park etme tartışmalarında kavgalar ve cinayet işlenmesi, aile katliamları, kadına şiddet ve kadın cinayetleri, yüreğimi sızlatıyor. Geçen günlerde bir taksicinin acıyıp soğukta taksisine aldığı müşteri tarafından katledilmesi, bir meczup garip Diyarbakırlı Ramazan'ın Yok yere öldürülmesi, aynı aile ferdi tarafından ana baba kardeş demeden öldürmesi, morallerimi bozuyor.

Bir camide imama ve kiliseye saldırı, camide arkadaşı öldürme, Kısa yoldan zengin olmak için dolandırıcılık çetelerinin yaptıkları işler kanımı donduruyor. Adliye saldırısı, askerime polisime saldırılması ve şehit edilmesi, yaralanması ruhumu sızlatıyor. Yurdum dışardan Türk düşmanlarınca ateş çemberine alınmaya çalışılıyor, içerde de insanlarımız toplumun huzurunu ve moralini bozmak için yarış yapıyor adeta. Öyle yasa olmalı ki; kimse insanımızı kandırmaya, dolandırmaya ve birbirlerinin canına kıymaya cesaret edememeli.

Doktorlarımızın ve sağlık çalışanlarımızın, okul idarecileri ve öğretmenlerimizin saldırıya uğramaları ve bütün bu olayları film seyreder gibi izleyen yetkililerimizin ve milletimizin rehavette olması çok üzüyor beni. Ne yapacağız? Ne edeceğiz şaşkınlık içerisindeyiz. Velhasılı Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete derecesine üzgünüz, tadımız yok, insanımız neşesiz ve mutsuz. Üstüne bir taraftan da ekonomik yokluklar, hayat pahalılığı ve  zorluklar içerisinde üzülen, sıkıntı yaşayan, perişan olan ve sonuçta karamsar, ümitsiz gülmeyen yüzler…

Allah'ım!!!... biz ne hale geldik? Biz böyle miydik? Biz nasıl bu Hallere düştük? Peki çare nedir derseniz acizane Benim teklifim şu şunlar;    Öncelikle televizyonlardaki aile içi çarpık ilişkileri anlatan ve bir 60 dakikalık dizide 60 defa tabanca ve silahın kullanıldığı, Tavuk boğazlar gibi insanların öldürüldüğü ve çeteleşme güzellemelerinin yapılarak gençlerin özendirildiği şiddet içeren kötü rol model olan diziler yasaklanmalı, yemek programları ve kadınları inciten kadın programlarına son verilmeli. Gençlerimize kötü örnek oluyorlar

*Bir taraftan yaygınlaşan silahlanmanın önüne geçilmeli, silah sahibi olmak zorlaştırılmalı, ruhsatsız silah taşıyanlara çok ağır cezalar verilmeli.

* İdam cezası geri gelmeli. Cana kıyanların canına kıymalı. idam edilmeli veyahut da en ağır cezalarla cezalandırılmalı.

*Kanunların yaptırım gücü ve caydırıcı özelliği yok. Bunların tekrar ele alınması gerek. Yani bu tür eylemlere kolay kolay insanlar cesaret edememeli.

Maalesef geldiğimiz noktada, Öğrenci öğretmene ve birbirine düşman, hasta doktoruna sağlık görevlisine saldırıyor. Teröristler polisime, askerime saldırıyor, onları Şehit ediyor ve yaralıyor. Bunlara ağır bir ceza verilmiyor. Aksine adli kontrol şartıyla salınıyor. Yani eğer teröristleri asmazsanız, daha çok evlere bayrak asarsınız sözü gibi caydırıcı cezalar olmazsa, cinayetlerin, dolandırıcılığın, çeteleşmenin önüne geçemeyiz. Mutlaka idam cezasının tekrar konması ve Avrupa'da ve  özellikle Amerika'da nasıl kanunlar varsa bu konularda onların uygulanmasını istiyorum Örneğin Amerika'da bir polise askere karşı en ufak bir saldırıda hiç acımadan gereken yapılıyor ama biz de öyle mi? Biz de polis asker en ufak bir muamelesinde, teröristi, haini, sahiplenen bir sürü siyasiler ve sözde aydın geçinen yazarlar var. Böyle durumlarda, haksızlığa uğradığı zaman adaleti bekliyor insanımız. Adalet yerini bulmayınca da insanların devlete güveni zayıflıyor ve bu da insanlar arasında ötekileştirme ve bir şekilde bunalımlar yaratıyor.

İnsanlarımız ümitsizlik girdabında boğuluyor. Gelecek kaygısıyla huzursuz ve mutsuz. İnsanlarımızın  mutlu olması için, adalet yerini bulmalı, zulme  ve haksızlığa uğrayanların, kanunlar yanında olmalı. Ancak, Suç işleyenlerin cezasını fazlasıyla çekmesi onları belki mutlu eder. Artık mecliste caydırıcı cezalar içeren kanunlar yapılmalı ve idam cezası geri getirilmeli diye düşünüyorum.

Allah sonumuzu hayreylesin. Allah birliğimizi, dirliğimizi, huzurumuzu bozdurmasın. İnşaAllah toplum olarak huzura kavuşuruz. Pek çok insan gelecek kaygısıyla yaşıyor. Yine de her şeye rağmen hayat yaşamaya değer. Hoşça kalınız dostça kalınız sevgiyle kalınız Allah yar ve yardımcımız olsun. Allah’a emanet olun. Yazımı konuya uygun bir şiirimle bitiriyorum.


 

VESSELAM

Kader böyleymiş ne gelir elden?

Kadere teslim olmuşuz vesselam!...

Allah aşkı bize tatlıdır baldan,

Hak sevgisiyle dolmuşuz vesselam!...


 

Dünya hayatı güzeldir, pek hoştur,

Kul bilmez ki, ölüm var, her şey boştur…

Dünya işi bitmez, koştur ha koştur,

Gaflete iyi dalmışız vesselam!...


 

Hiç uğruna birbirimize küstük,

Para için nice boğazı kestik..

Suçlular sokakta, suçsuzu astık.

Hepten sevgisiz kalmışız vesselam!...


 

Alkolik, intiharkolik, esrarkeş,

Yüreklerimiz olmuş hep birer taş…

Yüzde gülümseme yok, gözde hep yaş,

Daha yaşarken ölmüşüz vesselam!...


 

Evde kavga-açlık var, bulunmaz tok.

Her yerde Türk'e sövüş var, azar çok…

Yarınlar karanlık, Türk'e huzur yok,

Yurdu Milleti bölmüşüz vesselam!...


 

Tembel tembel oturup yatar olduk,

Tükendik, iflas edip batar olduk…

Çıkar için dostları satar olduk,

Eşeği çayra salmışız vesselam!...

Milletçe bindik biz bir alamete,

Hep birden gidiyoruz kıyamete…

Rabbim acısın bu necip millete,

Perişan hale gelmişiz vesselam!…

SEDAT GÜNAY – 2024 - SALİHLİ