Şehrin gürültüsü, karmaşası ve stresi beni çok yordu. Son yıllarda atalarımın topraklarına yani köye dönüş özlemim iyice arttı. Köyüme dönmek istiyorum. O eski güzelliklere dönmek istiyorum. İnsanlığın çok olduğu çocukluk yıllarıma dönmek istiyorum.

            İkinci el pazarından gerekli malzemeleri aldım. Tırmık, çapa, kürek, tahra, testere… Bir de çizmelerim hazır… Her gece hayalimde, rüyalarımda köydeki evimin dizaynını yapıyorum.

            Şiirlerimde bile bu özlemin izlerini görmek mümkün:

            Yeşil bir ev hayâlim; ağaçlar, kuşlar olsun

            Ne mektup ne bir haber; postacılar zor bulsun

            Başka da istemem ben, gönlüme huzur dolsun

            Aşkımızın zirvesi olur musun benle bir?

            *

            Huzuru, mutluluğu ve sağlıklı yaşamayı köy yaşantısı ile bulacağımı tahmin ediyorum.

            Kümeste tavuklar, bahçemde kendi yaptığım köy fırınında organik ekmek ve yemekler… Çırpı ateşinde yaptığım kızartma… Özenle diktiğim sebze ve meyveler… Gecenin sessizliğini uzaklardan gelen köpek ulumaları bozsa da, ağaçların rüzgar ile dansları annemin ninnisi  gibi uykularıma yerleşiyor. Uykularım bölünmeden sabahlara varıyor.

            Komşumun kapısını tıktıklıyorum vakitli vakitsiz… Mayalık yoğurt istiyorum sütü yoğurt yapmak için… Sırtımdaki ağrılarım diniyor… Gözlerim serinliyor… Tabiat ananın verdiği nimetlere şükrederken; kötülükler çok uzaklarda kalıyor.

            *

            Bu hayalimi gerçekleştirmek için köyümden küçük bir arsa aldım. Çapaklı Köyümün girişinde çam ağaçları yanında bu mütevazi arsam ile hayallerimi gerçekleştirmeye az kaldı.

            Elbette ki buraya yapacağım ev devletimin bana sunduğu kurallar çerçevesinde olacak. Böyle istedim… Plan, proje, imar, belediye… Derken akıl almaz bir çıkmazın içine girdiğimi çok sonradan anladım.

            Akıl almaz bir çıkmaz diyorum; aslında buna bürokrasi desek daha anlamlı olacak. Sonuçta ben de Abdurrahim Karakoç gibi; “Şey dedim yutkundum, eğdim başımı…”

            Acaba bir çadır mı kursa idim. Bir artı bir yapacağım bir ev için bu kadar bürokrasi ve kural çok değil mi?

            Devlet Baba köyden şehre göçü önlemek için  teşvikler, kolaylıklar yapması gerektiği düşüncesi bende yıllardır duruyordu. Şimdi bu geri göçe insanımızı özendirmek için çok şeyler yapılması gerektiğine inananlardanım.

            Çok şeyler yapılmalı!

            Hem de sözde, edebiyatta kalmayacak şekilde bir şeyler yapılmalı…

            Bir şeyler yapılıyor mu? Şimdilik hayır!

            Ama ben ısrarcıyım ve sonuçta başaracağım.

            Köy hayatının güzelliklerini ömrümün kalan bölümünde yaşayacağım.

            Sabah kalktığımda kümesten topladığım yumurtalarla, bahçemden seçtiğim domateslerle, menemen yapacağım.

            Cırcır böcekleri serenadında  şiirlerimi, hikayelerimi, anlarımı yazacağım.

            Yurdumdaki bürokrasiye meydan okuyorum.

            Huzur ve mutluluğu köy yaşantısında bulmak için yola çıktım.

            İsyan etmiyorum. Hiç kimseye kızmıyorum. O makamlarda vatandaşa ah çektirenleri görmemezlikten geliyorum.

            Köye dönüşüm başladı.

            Bürokrasinin hiçbir kural tanımaz kuralları beni durduramaz…

            O zamanki yazılarımı elli metrekarelik köy evimdeki guzine sobamın arkasındaki minderin üzerinde yazacağım.

            Aşk ile…