Her şey o küçük zamanda belirlendi. O an mevsimlerin ne olduğunun bir anlamı yoktu. Düşen yapraklar mevsimi olmuş, kuru ağaçlar mevsimi olmuş, gece  olmuş, gündüz olmuş, yağmur olmuş, kar olmuş hiç önemli değildi. Fakirlik, zenginlik, güzellik, işsizlik, mutluluk ,mutsuzluk, kaliteli hayat, zor günler hiç önemli değildi. Yaşanan ne varsa  o an gerçekleşen durumu etkilemiyordu. Genetik piyango torbasında sona gelinmek üzereydi. Çok değil bir küçük zamanda çekiliş tamamlandı. Esmer, sarışın ,beyaz tenli,  uzun boylu, kara gözlü, yeşil gözlü, siyah düz saçlı, uzun parmaklı ,düz burunlu ,küçük kulaklı, kıvrık dudaklı  kız mı  erkek mi. Daha sayamadığım özellikler dokuz trilyonda bir olasılıkla gerçekleşti.

Bu muhteşem başlangıç giderek değişen bir canlıya dönüşerek devam edecekti. O süreçte olup biten her şeyi  izleyecek. Güzel olaylardan, üzüntülerden, hüzünlerden, korkulardan, sevinçlerden, şiddetlerden etkilenecekti. Kendisini nelerin beklediğini henüz bilmesi mümkün değildi. İyi bir ailesi olacak mı ?  varlıklı bir aile mi ? yoksul  bir aile mi ? henüz bilgisi  yoktu. Şanslı mı ?  acaba bahtı nasıl olacak Kaderi nasıl olacak ? Yaşadığı toplumda  ne kadar mutlu olacak ? Yaşadığı memleketi ve bulunduğu coğrafyası da kaderini etkileyecek mi ?

Bütün bunların cevaplarını  küçük bir su akıntısından başlayıp, aktıkça genişleyen bir nehir gibi coşkulu gürül gürül akıp gidecek bir hayata başlarken diye sonrasını da anlatmaya çalışırken birden televizyonlarda canlı savaş yayınlarını gördüğümde, Çocuk, nasıl bir dünyaya geldiğini biliyor musun diye sordum. Çocuk, hayır neler olduğunu anlamıyorum. Bilmiyorum dedi.

Çocuk sen bu havadaki ateş toplarının ne olduğunu biliyor musun ?

Hayır dedi çocuk. Anlatayım bunlar dört bin kilometre  uzaklıktan gelen insansız hava araçları, ve balistik füzeler. Bunlar bir ülkeye doğru yol alıyorlar. Bunlara karşı ‘’Demir Kubbe’’ denilen bir sistem karşı durmaya çalışıyor. Ülkenin karşı silahları. İngiltere’den yola çıkıp gelen uçaklar. Fransa’dan çıkıp gelen uçaklar. Akdeniz’de demir atmış savaş gemilerinden havalanıp gelen uçaklar. Karanlık gökyüzünü aydınlatıyorlar. Hedef olan ülkenin insanları haberi çoktan almışlar ve sığınaklara koşup saklanıyorlardı.

Çocuk, sen bu insansız  savaş araçlarının hangi ülkeden geldiğini bilemezsin. O ülkenin insanları acaba bu sırada neler yaptıklarını biliyor musun ? Çocuk hayır dedi. Anlatayım. O ülkenin insanları şu anda sokaklarda meydanlarda, Alınlarında yazılı bantlar. Ellerinde bayrakları. Kahramanlık ve savaş müziklerini dinleyerek kendilerinden geçmiş vaziyetteler. Onlara göre vuracakları ülkenin şu an yerle bir olduğunu sanarak bağırarak, çığlıklar atarak kendilerinden geçmiş vaziyetteler. Yöneticileri onları kandırmışlardı. Onlar sadece vatandaşlarını kısa bir zaman içinde mutlu edip kendi iktidarlarının sürmesini sağlamışlardı.

Çocuk ,sonunda ne oldu ? biliyor musun. ?  Binlerce  bombadan çok azı hedefteki ülkeye ulaştı. Bir kişi yaralandı ya da hayatını kaybetti. Şehirler ayakta kaldı. Hedefteki ülkede kendi halkını düşman ülkeye karşı ayağa kaldırdı. En uygun zamanda cevap verilecek dediler. İntikam yeminleri edildi. En uzaktaki patron ülke her şeyi biliyor ve izliyordu.  Bu kısa zamanda harcadıkları paralarla o kadar güzel şeyler yapılırdı ki buna yanaşmazlar. Zaten bunlar sorun değildi bu coğrafyadaki ülkeler yüz yıllardır kendi insanlarının kanıyla besleniyorlardı. Şimdide öyle.  Çocuk böyle bir garip ve karmaşık bir coğrafyanın insanı olarak bu dünyada yaşayacağını bilmeni isterim. Belki şansın yaver gider, belki bahtın açık olur. Ama tersi olursa vay haline. Artık ben bu suya girmem demenin anlamı kalmadı. Keşke her şey senin istediğin gibi olsaydı yaşaman kolaydı.

Çocuk, benden sana öneri  şu gölü görüyorsun değil mi ? Şimdi gir göle ve yavaş yavaş yüzmeye çalış gölün diğer kıyısına kadar yüzeceksin . Oraya varman ne kadar zamanda olur bilemem. Bu yol senin hayatın olacak. Şansın olursa iyi .Şans senin iraden dışında olacak. Ama ben talihli olmanı dilerim. Talih senin yarattığın bir durumdur. Kendi talihimizi kendimiz yaratırsak başarılı oluruz. Bu yolda başarısız olabilirsin. Ama unutma her başarının altında bir başarısızlık vardır.