Modern zamanların oldukça netameli bir kavramı siyasetten söz ederken siyasetçilerin  meydanlardaki salonlardaki konuşmalarına  değinerek  gözümüzde gönlümüzde o kadarda büyütülmemeleri  gerektiğini anlatmaya çalışacağım. Siyasetin doğasında   iktidar olma, egemen olma, sahip olma duygularının şahlanmış hali bulunur.

Platon, Antik çağ filozoflarından  iki bin beş yüz önce Atinalı gençlere akademi denilen  bir zeytinlikte ders vermeye başlamıştı. Akademi sözü günümüze kadar geldi.  Devletle   ilgili yazdıklarından bir kesit şöyle. ‘’Halkın başına geçen adam çoğunluğun kendine kul, köle, olduğunu görünce yurttaşlarının kanına girmeden edemez.’’  Siyasetin ve devletin temeli adalet olmalı, ‘’Adalet erdemli olmanın en yücesidir’’ diyerek günümüze kadar gelen  düşüncelerinde ne kadar haklı olduğunu tüm dünyada ve ülkemizde yaşananlardan ne kadar haklı olduğunu anlamaktayız.

Sonraki zamanlarda da yöneticilerin nasıl olması gerektiğini anlatan siyasetnamelerin yazıldığını biliyoruz. Selçuklular döneminde Vezirler ve bilim insanları  devlet adamlarına yöneticilik sanatı üzerine bilgiler veren kitaplar yazmışlardı. Yol gösteren  ve önerilerde bulunulan  ideal devlet ve yönetim esaslarını anlatmışlardı.

Şu anda bütün dünyada ilk çağlardan bu yana  ve iki evrensel savaşlar döneminden bu yana mükemmel ve filozofik  siyasetçiler yetişmiyor. En olumsuz, en beceriksiz, en diktatörler  dönemini yaşıyoruz. Şöyle bir düşünün  kuzeyde, güney de, Asya da Amerika kıtalarında, Afrika da adından söz ettiren siyasetçi ve devlet adamı var mı? Biraz gülümseyelim şimdi ülkemizden başlayıp dünyaya doğru gidelim..

Liderlerimizin isimlerini vermeden yazıyorum konuşmalarındaki gaflara gülelim biraz.’’Cenab –ı Allahı size emanet ediyorum.’’ ‘’Bir afet oldu yaşandı ama ölü kaybı olmadı çok şükür.’’ ‘’Gökberge kitabeleri, Göktürk kitabeleri’’ Orhun yazıtları demek istemiş.’’ Kır atın yemini verecek misiniz ?’’oy istiyor. Halk ‘’Vereceğiz’’ diyor.’’ Bende sizin yeminizi vereceğim.’’ ‘’ Biz kışın Bulgaristan’dan gaz alacağız, onlarda yazın bize gaz verecekler.’’ ‘’Türkiye’de petrol vardı da biz mi içtik merkez bankasında para vardı da kumara mı bastık.’’ ‘’Diyarbakır’ı  doğu Anadolu’nun  incisi yapacağız.’’ Devrin başbakanı seçim çalışmalarında konuşuyor. Trabzon’da ‘’Sevgili Samsunlular ‘’diyerek ‘’Trabzon’u Akdeniz’in incisi yapacağız.’’ Çekiç güçten söz ederken ‘’Çekiç  gücü.’’ ’’Çekici güç’’ Kırat’tan söz ederken ‘’ Ak At ‘’ ‘’Beyaz  At’’ demişti. ’’Sekiz yıl Özal’a verdiniz. O’nun iki yılını ananıza verin  o zaman Türkiye şahlanır.’’ Başbakan Afgan devlet başkanına ‘’Hoş geldin Afgan genel müdürü ‘’demişti. ‘’Ecevite oy vermeyin verince de bana gelmeyin.’’ ‘’Devlet politikası gereği adam öldürülebilir’’

Macaristan başbakanı Suudi Arabistan ve Macaristan maçı sonrası   konuşuyor. ‘’Macar futbolcular Arap teröristlere karşı  cesurca oynadılar.’ ’Rusya devlet başkanı Putin, İsrail devlet başkanını ağırlıyor. Ve şöyle diyor ‘’Sizin başkanın on kadına birden tecavüz etmesine imreniyoruz’’

İBB başkan adayı konuşuyor ‘’……….% 87 başarılı oldular ‘’ salonda alkış .Bir dakika sonunda eline bir pusula ‘’Ha öylemi dedim, Tabi ki başarısızlar’’ Salondan yine alkışlar.  Başka bir aday ‘’O bir kg et vereceğim diyor. Biz but vereceğiz but ‘’ diyor ve alkışlar. ‘’ Müjde taksiciler taşımaya zam yapacağım’’ peki halka ne diyeceksin ? Kendi partisinden aday gösterilmeyenler hiç tereddütsüz bir başkasına geçip aday oluyor. Ya da bağımsız aday oluyor. Yıllarca peşinden gittikleri kurucu liderlerinin kızı bir başka partiden aday olunca hain ilan ediyorlar.  Liderin oğlu ise iktidar partisinde milletvekili O’na bir şey diyen yok. Bir ilçenin parti başkanı, partisinin adayına karşı galiba. Aday ve meclis üyeleri İlçe seçim kurulunda bekliyorlar. Saat doluyor. Partisinden kimse aday olamıyor. Ve ilçe başkanı partisinden istifa ediyor. Saruhanlıda olanları burada yazmıyorum. Diyecek bir şey bulamadığımdan.

Birey yada yurttaş olamadığımız bir toplumdan hiçbir alanda olumlu  yöneticilerin, yönetimlerin olması mümkün değildir. Her şey özgür bireylerin olduğu toplumda iyi ve güzel olmaya başlar. Tıpkı nehirlerin varacağı yere  akıp gitmesi gibi. Nehirler hiçbir zaman geriye doğru akmayacaktır……..