‘Asrın Felaketi’ diye adlandırılan 6 Şubat depreminin üzerinden tam 1 yıl geçti. Biz orada o depremi yaşayanlar olarak halen depremin etkisini üzerimizden atamadık. Her an yeniden o anları yaşayacağız, yeniden sallantı bizi duvardan duvara çarpacak, yeniden gözlerimizin önünde duvarlar çatlayacak, yeniden o bina sesleri, çığlık sesleri kulaklarımızda yankılanacak gibi hislerimiz devam ediyor.

Sanırım uzun bir süre daha bunun etkisini taşıyacağız gibi ve o anları asla unutamayacağız. Malatya’da, Salihli’ye ise 13 Şubat’ta geldik.  1 yıl nasıl geçti, ‘Zaman su gibi akıp geçiyor’ dedikleri bu olması gerek. Evet, zaman su gibi akıp geçiyor. Ama yaşadıkların anıların ise senle kalıyor.

Gözlerimi her kapattığımda, yada dalıp gittiğimde Malatya’nın cadde ve sokaklarında dolaştığımı hissediyorum. Gözlerimi her kapattığımda, her daldığımda yıkılmasını izlediğim evimin odalarında dolaşıyorum. Gözlerimi her kapattığımda, her daldığımda annemin, babamın ağabeylerimin mezarlarının başında ağladığımı görüyorum.

Depremden sonra her zaman şunu diledim keşke bu felaket yaşanmasaydı, keşke anılarımı orada bırakmak zorunda kalmasaydım diyorum. Bu düşüncelerden sonra ise hemen aklıma gelen yine şu sözler oluyor, her şeyde bir hayır vardır, ailem yanımda, sağlıkları yerinde, her şey yoluna girer diye kendimi frenliyorum.  Duygularımın devamında aklıma gelen diğer bir şey ise, o büyük felakette hayatlarını kaybedenler oluyor. Yakınlarını düşünüyorum, çok büyük bir acı içerisindeler. Onlar hem mallarını, hem canlarını kaybetti, hayatlarının kaybeden herkese Allah’tan rahmet diliyorum ve onlar için her zaman dua ederek onları yad ediyorum.

‘Bir daha böyle felaketler yaşanmasın’ diyorum ama yaşanacağını biliyorum. Buradan yetkililer başta olmak üzere herkese ama herkese çağrıda bulunuyorum,  biran evvel binaların dayanıklılığı hakkında bilgiler alın, kentsel dönüşüme hız verin, bina sahipleri kentsel dönüşüm için yetkililere destek olun. Hiçbir şey insan hayatından daha önemli değil. Hayatını kaybettikten sonra malında, mülkünde bir önemi kalmayacak.

Biz bunu geldiğimiz felakette bunu gördük. Yetkililere sorumluluklarını yerine getirmesi, milletinde bu anlamda yetkili kurumlara destek olması gerekli.  Bunu söylememdeki amacı da açmak istiyorum, 1 yıldır Salihli’deyim kamuya ait bazı kurumlar ‘depreme dayanıklı olmadığı’  için boşaltıldı ve yıkım için gün sayıyor. Bildiğiniz gibi bunlardan en sonuncusu da ilçe halk kütüphanesi ve kültür merkezinin yer aldığı binaydı. Kamu binalarında depreme dayanıksız binalarla ilgili bu tür çalışmalar önemli ama bunun kamu binaları dışında olan kısım önemli kısım. Meskenler, iş yerleri yani vatandaşa ait binalar ‘depreme dayanıklı mı ?’  işte bahsettiğim noktada tam olarak bu. Onun için vatandaşlarında biran evvel önlem alması gerekli diye düşünüyorum. Binalar denetlensin yıkım kararı alınacaksa da alınsın. Bir süre sıkıntı yaşanır ama devletimiz büyük barınma bir şekilde gerçekleşir hayatta olmak en önemlisi, enkaz altında canlarımızı kaybetmemek için acil olarak bunu yapmalıyız. Burada da yapmalıyız, deprem tehlikesi olan tüm illerde tüm bölgelerde yapmalıyız. Her şey çok geç olmadan yapmalıyız.  Bir sonraki yazımda yeniden buluşmak dileğiyle sevgiyle kalın diyorum…